SEYFETTİN ACAT
Mali Müşavir
10/05/2025
Vergi, devletin kamu hizmetlerini finanse etmek amacıyla vatandaşlardan topladığı zorunlu mali yükümlülüklerdir. Bu yükümlülüğün toplum tarafından nasıl algılandığı ve yerine getirildiği, vergi kültürünü ve vergi ahlakını oluşturur. Vergi kültürü, toplumun vergiye bakış açısını, ödeme alışkanlıklarını ve devlete karşı mali sorumluluk bilincini ifade ederken; vergi ahlakı, bireylerin vergi ödeme konusundaki etik ve ahlaki duruşlarını yansıtır.
Türkiye'de vergi kültürü, Cumhuriyet'in kuruluşundan bu yana çeşitli değişimler geçirmiştir. Özellikle sanayileşme, şehirleşme ve ekonomik büyüme ile birlikte vergi toplama yöntemleri modernize edilmiştir. Ancak kayıt dışı ekonominin varlığı ve zaman zaman uygulanan vergi afları, vergi bilincinin tam olarak yerleşmesini zorlaştırmaktadır. Bu bağlamda, vergi yükümlülüğünü düzenli olarak yerine getiren mükellefler ile vergi aflarından yararlanan mükellefler arasındaki adalet algısı zedelenmektedir.
Vergi ahlakı, vatandaşların devlete olan güveni, şeffaflık algısı ve vergi adaletine olan inançla doğrudan ilişkilidir. Türkiye'de vergi ahlakını zayıflatan en önemli unsurlardan biri, devletin vergi afları ve matrah artışı gibi düzenlemelerle vergi yükümlülüğünü aksatanlara kolaylık sağlamasıdır. Bu durum, vergisini düzenli ödeyen mükellefler açısından bir adaletsizlik algısına yol açmaktadır. Toplumda, vergi ödemeyenlerin bir şekilde affedileceği algısı güçlenmekte, bu da vergi ödeme isteğini azaltmaktadır.
Türkiye'de vergi afları uzun bir geçmişe sahiptir. Her birkaç yılda bir çıkarılan vergi afları, genellikle mali yükümlülüklerini yerine getiremeyen mükelleflerin borçlarının yapılandırılması amacıyla yapılmaktadır. Matrah artışı düzenlemeleri de bu süreçte önemli bir yer tutmaktadır. Matrah artışı ile mükellefler, geçmiş dönemlere ait vergi matrahlarını belli oranlarda artırarak, geçmişteki olası eksiklikler için koruma elde etmektedirler. Ancak bu durum, mükellefler arasında adaletsizlik yaratmakta ve af beklentisini artırmaktadır.
Vergi afları ve matrah artışı uygulamaları, kısa vadede devlet bütçesine gelir sağlasa da, uzun vadede vergi ahlakını olumsuz etkilemektedir. Düzenli vergisini ödeyen vatandaşlar arasında adaletsizlik algısı doğarken, vergi kaçakçılığı yapanlar için af beklentisi yaratılmaktadır. Bu da vergi ödeme bilincini zayıflatmakta, toplumsal güveni sarsmaktadır. Sürekli çıkarılan aflar, dürüst mükellefleri cezalandırır niteliktedir.
Vergi afları, devletin bütçe açıklarını kapatmak amacıyla başvurulan kısa vadeli çözümlerden biridir. Ancak uzun vadede bu tür düzenlemeler, kamu gelirlerinin sürdürülebilirliğini zora sokmaktadır. Devlet, vergi aflarından kaynaklanan açıkları kapatmak için daha fazla borçlanmaya gitmekte, bu da ekonomik dengeleri sarsabilmektedir. Ayrıca, düzenli vergi ödeyenlerin yükü giderek artmaktadır.
Vergi kültürünün güçlendirilmesi için şu adımlar atılabilir:
-Kayıt dışı ekonominin önlenmesi için sıkı denetimler yapılmalı.
-Vergi aflarının istisnai durumlarla sınırlandırılması sağlanmalı.
-Vergi bilincini artırmak amacıyla eğitim programları düzenlenmeli.
-Vergi yükümlülüğünü yerine getiren mükelleflere teşvikler sunulmalı.
-Vergisini düzenli ödeyenlerin avantajlı hale getirileceği yapılar oluşturulmalı.
Sonuç
Vergi kültürü ve vergi ahlakı, bir toplumun ekonomik istikrarı ve kamu hizmetlerinin sürdürülebilirliği açısından hayati öneme sahiptir. Türkiye'de matrah artışı ve vergi aflarının kısa vadeli rahatlamalar sağlasa da, uzun vadede vergi bilincine zarar verdiği aşikârdır. Bu nedenle, vergi kültürünün güçlendirilmesi ve af beklentisinin ortadan kaldırılması için yapısal reformlara ihtiyaç duyulmaktadır. Şeffaflık, adalet ve sürdürülebilirlik prensipleri çerçevesinde vergi politikalarının şekillendirilmesi, toplumsal güveni artıracak ve vergi ahlakını güçlendirecektir.